İKARİAM FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İKARİAM FORUM

İkariam Online Oyununun İlk ve En Büyük Destek Forumuna Hoşgeldiniz, İkariam, İkariam Forum, İkariam Hileleri, İkariam Eklentileri
 
Kayıt OlAnasayfaLatest imagesGaleriAramaGiriş yap

SON KONULAR

EN AKTİFLER

EN SEVİLENLER


Paylaş | 
 

 17 AĞUSTOS DEPREMİNİN PERDE ARKASI(TAVSİYE)

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ersinyev
Moderatör
Moderatör
ersinyev

Erkek Burç Kova Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 304
Rep Rep : 105
Puan Puan : 705
Yaş Yaş : 31
Nerden: Nerden: : istanbul
Meslek Meslek : öğrenci
İsim İsim : ersin

17 AĞUSTOS DEPREMİNİN PERDE ARKASI(TAVSİYE) Empty
MesajKonu: 17 AĞUSTOS DEPREMİNİN PERDE ARKASI(TAVSİYE)   17 AĞUSTOS DEPREMİNİN PERDE ARKASI(TAVSİYE) EmptyCuma Ağus. 27, 2010 12:37 am

17 AĞUSTOS DEPREMİNİN PERDE ARKASI(TAVSİYE) 1124
17 Ağustos Depreminin Perde Arkası





Arkadaşlar Yazının Tamamını Okuyun İlginç Ayrıntılar Bulacaksınız. Saat
gecenin üçüydü ve insanlar can havliyle kendilerini evlerinden disari
atarken sanki bir kiyameti yasiyor gibiydiler. Belkide insanlarin çogu,
ölümün kendilerine ne denli yakin olabilecegini ilk defa bu denli
yakindan gördüler.
Donanma komutanliginin
görkemli devir teslim törenine mütakip,deprem hiç beklenmedik bir
zamanda, ansizin çikagelmisti. Iki firkateyni gece boyunca aydinlattigi
orduevi yerle bir oldu. Milyarlarca liralik havai fiseklerin
aydinlattigi Gölcük semalari bir kaç saat sonra bilimadamlarinin "deprem
isimasi" dedikleri ancak hala ne oldugu tam olarak anlasilamayan bir
"sey"le aydinlandi. Bir kaç saat sonra, o unutulmaz ugultunun ardindan
bütün Türkiye derin uykusundan uyandi.
Binalar birbiri
ardina devrilirken, ölüm binlerce insani ayni anda yakaliyordu. Devlet
hazirliksiz yakalanmisti. Binlerce insan, teknik yetersizlikten ötürü
enkazlarin altinda günlerce bir kurtarici beklerken öldüler. Kisa süre
sonra kamuoyu hummali bir tartismanin içinde buldu kendini. Binalarin
depreme dayanikli yapilmayisi, fay hattinin üzerine yerlesim alanlarinin
kurulmasi gibi argümanlar sikça duyulan seylerdi. Televizyon kanallari
tartisma programlarini depreme ayiriyorlardi. Bu sirada deprem anini
yasayan insanlar depremle ilgili enteresan seyler söylemeye basliyor;
kamuoyu tam olarak anlam veremesede iddialari can kulagiyla dinliyordu.
Enkazdan kurtarilan bir bayan Ali Kirca'nin yönettigi Siyaset Meydaninda
sunlari söylüyordu. "O gece ne oldugunu bilmiyorum ama bildigim bir sey
varki bu depremden farkli bir seydi. " Iddialara yenileri ekleniyordu.
Depremden hemen önce Gölcük'ten Avcilar'a kadar genis bir alanda görülen
"ates topu" ile ilgili bilimsel bir açiklama yapilamiyordu.Bazi
bilimadamlarinin görülen ates topunun "deprem isimasi" oldugunu
söylemelerine ragmen, neden diger depremlerde de benzeri bir isima
yasanmadigi sorusunun cevabi net olarak verilemiyordu. Öyle olsa bile,
bu da sadece bir tezdi ve geçerliligi de en fazla diger tezler kadardi.
Bu arada depremin neredeyse iki hafta önce elime geçen bir dergide yer
alan ifadeler oldukça ilginçti.
Depremin merkez
üssünün Gölcük Donanma Komutanligi oldugunun resmen açiklanmis olmasi,
dergide yer alan ifadeleri daha da sasirtici kiliyordu. Depremin merkez
üssünün Türkiye Cumhuriyeti'nin bagmsizliginin sembolü olan bir askeri
üs olmasi kuskusuz ilginçti.
Furkan dergisinin
Temmuz sayisinda, yer alan ifadeler aynen söyleydi: "Mesela basina
verilmeyen, ancak istihbarat kapsaminda edindigimiz bilgilere göre,
Gölcük askeri tesislerinde oldukça garip olaylar meydana gelmektedir.
Kapilar kendi kandine açilmakta, mühimmat depolari içinde, siyahi
ziyaretçiler görülmekte, arabalar durduk yerde çalismakta..." Bu dergide
yer alan ifadeler, depremden tam bir ay önce yazilmisti.
Gölcükte
neler oluyordu.? Kocaeli depremi dogal bir afetmiydi.? Yoksa suni
yaratilmis olabilirmiydi.? Bu konuda hemen deprem sonrasi bir takim
teoriler ortaya atilmaya baslandi. Kimine göre Ruslar bomba patlatmisti
ve buda depreme neden olmustu. Kimileride Yugoslavya'ya atilan
bombalarin yerkabugunun dengesini bozmasi sebebiyle depremin
gerçeklestigi söylüyordu. Hatta bazilarina göre bu isi PKK bile yapmis
olabilirdi. Nitekim CNN televizyonu Basbakan Bülent Ecevit ile yaptigi
bir reportaj sirasinda böyle bir soruyu sormakta herhangi bir beis
görmedi. Kimide bunun baska bir terorist örgütün isi oldugunu veya uzay
arastirmalarinin bir parçasi oldugunu söylüyordu.
Ancak
bu teoriler arasinda en akla yatkin olan Feture Times'da yayinlana
arastirma dizisinde yer alan hikayeydi. Bu seneryoya göre, San Andreas
fay hattinda meydana gelebilecek büyük bir depremin Amerikan ekonomisine
çok büyük zarar verecegini bilen ABD, yer kabugundaki degisimleri
izliyerek, daha deprem olusmadan tektonik katmanlar arasinda artan
basinci degisik noktalardan patlatip bosaltarak, büyük depremi küçük
depremler haline dönüstürmenin yolunu bulmustu. Yillar önce Sirp asilli
Amerikan bilimadami mucit Nicolas Tesla tarafindan gelistirilen bu
"düsük frekansli elektromanyetik isinimla yüksek enerji nakli"
teknigini,hem Ruslar hemde Amerikalilar uzun zamandir bir silah olarak
kullanmanin yolunu ariyorlardi. Bu yöntemle çok uzaktan, hatta uzaydan
genis alanlarda tahribat yapabileceklerdi. Ancak Pentagon yillardir çok
güçlü bir silah gelistirmek amaciyla üzerinde çalistigi bu projeyi, bir
yandan da barisçi "deprem indirgeme" sistemine uygulamak suretiyle
tepkileri azaltmayi ve fonlama devamliligini saglamayi amaçliyordu. Bu
nedenle proje önce Avusturalya'nin çiplak ve seyrek nüfuslu kirsal
bölgelerinde denendi ve gelistirildi.
Daha sonra bunun deprem bölgelerinde denenmesine geldi sira.Degisik
zamanlarda Kafkaslar'da Okyanus tabaninda ve Güney Amerikadaki Ant
daglarinda tektonik uyarilar verilmek suretiyle endüktif deprem yaratma
konusunda büyük adimlar atildi. Bu arastirmalar Amerika'da HAARP ve
diger askeri tesislerin kumanda merkezlerinden yürütülüyordu. Bu arada
Türkiye, Japonya ve benzeri deprem bölgelerinde sismik ag sebekeleri
kurularak bu bölgelerin tektonik verileri saniyesi saniyesine devasa
bilgisayarlarin kayitlarina gönderilmeye baslandi. Universiteler ile
ortak projeler gelistirilerek yüzlerce bilim adamina Amerikada deprem
konusunda arastirma yapma bursu verildi. Ancak projenin gizliligi
esasti. Bu nedenle tüm iliskiler paravan arastirma kurumlarinca
yürütüldü. Ancak zaman zaman bilgi sizintisina da olanak verilerek
halkin bu konuda genel fikri olmasi istendi.
Kobe'de
ve daha baska yerlerde meydana gelen depremlerin arkasindaki
gariplikler halkasi bu sekilde bazi çikar gruplarini, töre ve mafya
örgütlerinin isi gibi gösterilmek istendi. Bundada büyük ölçüde basarili
olundu. Ve gün geldi bu sistem Türkiye'de denenmek istendi. Bölge zaten
bu amçla yillardir sismik espiyonaj altindaydi. Nitekim gelismeleri
dikkatle takip edenler depremden hemen sonra milli istihbarat
teskilatinin girisimleriyle türk telekomun Türkiyenin sismik bilgilerini
pentegona ileten nato üssünün iletisimini nasil kestigini
hatirliyacaklardir.
ABD'nin asil hedefi kuzey
anadolu fay hattindaki deneyden elde edecegi bulgulari San Andreas fay
hattinda uygulamaktir. Bu iside çok yüksek askeri gizlilik tasidigindan
yürütme isi Israilli uzmanlara verilmistir. Gerekli makina ve donanim
gizlice denizaltilarla Gölcük üstüne getirilerek yeralti-denizalti
korunaklarina kuruldu. Türk makamlari durumdan detay baz''a haberdar
degildi. Bunu Israillilerle yürütülen askeri tatbikatin bir parçasi
olarak düsünüyorlardi belki de. Israil'le erikalilar gece sartlarinda
elektro sismik haberlesme tatbikati yapacaklardi. Deney basarili
olacagindan sonunda kimse normaldisi bir seyin oldugunu farketmeyecekti.
Bu amaçla Gece Sahini Tatbikati'niin (Operation Night Hawk) saat
03:00'te baslamasi planlandi. Gece saat tam 03:00'te dügmeye basilacak
ve Gece Sahini devreye alinacakti. O an uzay filmini andirir devasa
cihazlar çalismaya basliyacak ve 1-2 dakika içinde de olusturduklari
muazzam enerjiyle Marmara'nin altindaki tektonik tabakayi zayif
yerlerinden kirip, aylardir olusan basinci disari atacaklardi. Böylece
büyük bir deprem önlenmis olacakti. Ama o gece sabaha karsi bir seyler
yanlis gitti. Ve beklenen gerçeklesmedi. Hersey bir anda olup bitmisti.
Doga
kendini yönetmeye kalkanlardan bir kez daha intikam almisti. 45 saniye
süren deprem, beklenenin 10.000 kat üstünde bir güçle gelmisti. Heryeri
bir anda yerle bir etmisti. Zayiflayan ve titreyen elektrikler az sonra
geri geldiginde, gece saat 03:05'I gösteriyordu. Daha bir kaç dakika
öncesine kadar korunagin içinde sampanya patlatmayi bekleyenler, simdi
korkudan buz gibi donmus, hareketsiz ayakta duruyorlardi. Kimsenin
agzini biçak açmiyordu. On binlerce insan, çoluk çocuk, o an enkaz
altinda can çekisiyor veya cansiz yatiyordu. Bu düsünce ile hepsi
ürperdi. Bu tarihin en büyük felaketiydi; hemde insan eliyle
yaratilan... Sessizligi Israilli komutanin buz gibi emri bozdu: "Lets
pack! We're moving out! Call operation Q! Right now! Immediately! Stop
whinning! Move, move, move!" (Toplanin!Kaçiyoruz! Q planina geçiyoruz...
Simdi.. Hemen! Hadi, hadi!!!)
Iste o andan sonra
çantalardan çikan "Q plani çalismaya basladi. Ilk önce bölgedeki tüm
haberlesme ve elektrik enerjisi felç edildi. İlk 3 dakika içinde Israil
Baskani Barak ve Birlesik devletler Baskani Clinton ile irtibat kuruldu.
O anda Israil'de Ben Gurion'un Lod askeri havaalanindan 4 adet savas
uçagi esliginde 2 nakliye uçagi havalaniyordu. 2 dakika sonra da israil
deniz kuvvetleri ve NATO Güney Deniz Saha Komutanligina bagli tüm
birlikler DEFCON-4 acil durumuna geçirildi.. Amerikan 6'nci filosuna
bagli gemiler de rotalarini Istanbul'a çevirmek için Pentegon'dan emir
aldilar.
Bu arada ilginç bir sey daha olmustu.
Depremle ilgili haberler birbiri ardina gelirken, bir haber önce görünüp
sonra kayboldu. 20 Agustos Cuma aksamı televizyonlar bir Israil
uçaginin Ataköy açiklarinda denize düstügünü duyurdu. Ancak bir süre
sonra haber kesildi ve uçagin akibeti ile ilgili bir daha haber
alinamadi. Olaydan bir gün sonra Deniz Kuvvetlerinden bir dostum beni
aradi ve bu olayda bir takim soru isaretleri bulundugunu, bu konunun
perde arkasini arastirmami rica etti. Kisa süre sonra ulastigim
bilgiler, gerçekten ilginçti. Uçak, düstükten kisa süre sonra teknesiyle
o sirada Ataköy açiklarinda olan balikçi Abdullah kaptan tarafindan
kurtarilmisti. Abdullah Kaptan olayi su sekilde anlatmisti: "Uçagin
düstügünü görünce derhal yardima gittik. Uçagin kanatlari yara almisti.
Hemen uçagi bagladik ve Zeytinburnu limanina çektik. Tesekkür beklerken
küfür yedik. Ne oldugunu bile anlamadik." Bu konu o gece o bölgede görev
yapan Sahil Güvenlik 4. Botunun sorumluluk alanindaydi.
Arastirmalar
Sahil Güvenlik'in bu konuyla ilgilenmedigini ortaya çikardi. Olay
yerine gelen televizyon ekipleri ise sasirtici bir sekilde çekim
yapmaktan vazgeçmislerdi. Daha sonra uçagi Zeytinburnu'na yanastiran
balikçi Abdullah Kaptan olayi Kumkapi'daki Gümrük muhafaza iletti. Kisa
süre sonra tutanak tutuldu. Ancak Gümrük muhafaza da tutanak tuttuguna
pisman oldu. Uçagin sahibi Israil asilli biriydi. O gece ne oldu ise bir
türlü anlasilmadi.
Deprem için 1900'lerin
basindan beri Nicola Tesla adindaki Sirp asilli bilimadaminin bulusu
olan "elektromanyetik endüksiyon teknigi" (Tesla Makinesi) kullanildi.
Tesla makinesi'ni nasil çalistigi hala bir sir, ama Amerikalilar'in uzun
zamandir bu makine üzerinde çalistiklari biliniyordu. Tesla, ilk olarak
ilkel bir düzenek ile 1908 yilinda Sibirya'da Tsunga bölgesinde bir
deney yapmis ve burada meydana gelen patlama sonrasi olusan çevre
tahribati korkunç boyutlardaydi. Hirosima'nin 40.000 katina yakin enerji
açiga çikmisti. Patlamanin etkisi kilometrelerce kare alana yayilmisti.
Ancak ortada en ufak bir krater veya metal kalintisi yoktu. Bu durumda
bir göktasinin düsmüs olmasi ihtimali ortadan kalkiyordu. Bilimadamlari
Tsunga'da ne oldugunu hala tam olarak çözmüs degillerdi. Ancak yillardir
Avustralya'da karada, açik arazide ve Kaliforniya'da da suüstü ve
sualti askeri tesislerde bu deprem (Tesla)makinesinin denenmekte oldugu
da sir degil.
Buradaki garip tabiat olaylari ve
sik sik olan depremler ile bilgiler internetteki sitelerde bile yer
almakta. Ancak baslangiçta askeri amaçli olarak gelistirilen bu acayip
doga silahi daha sonra kaynak sorunuyla karsilasinca barisçi amaçlarla
da kullanilacak sekilde adapte edildi. (Tipki atom bombasi ve TNT gibi.)
Makinenin Kaliforniya'da San Andreas fay hattinda olacak muhtemel bir
deprem öncesi kullanilmasi düsünüldü. Tesla makinesi sayesinde fay
hattindaki enerji birikimi çok yüksek düzeylere çikmadan, gerilim daha
küçükken,suni depremlerle desarj edilerek bosaltilacak ve böylece büyük
deprem önlenecekti. Ancak teorinin denenmesi ve deneylerle gelistirlmesi
gerekliydi. Hata ve kusurlarin asgeriye indirilmesi sartti. Bunun
içinde San Andreas fay hattina benzeyen fay hattiyla, çatal yapan fay
gruplarina ihtiyaç duyuluyordu. Bu fay grubu ise Türkiye'deki Kuzey
Anadolu fay hattiydi. Geometrisi ve jeolojik yapisi ayni San Andera
karakterindeydi. Kuzey Anadolu fayi, tipa tip birbirine benziyordu. Bu
fay üzerinde yapilacak bir ön desarj deneyi Californiya'daki gelecekte
olacak depremler için çok sey ögretebilecekti. Amerika bu amaçla
yillarca deney yapti; bu ve buna benzer deprem bölgelerinde. Pentegon
açisindan da bulunmaz bir nimetti bu.
Bu suretle hem
projeye masum bir kilif bulunuyor, hemde finansman için yeni kaynaklar
saglaniyordu. Ancak yinede toplu imha silahi olma özelligi ile bu makine
askeri nitelikteydi ve onunla ilgili hersey "Çok gizli" damgasini
tasiyordu. Iste Amerikali'lar bu nedenle Izmit'teki fay hattindaki
hareketleri ve enerji birikimini büyük bir gizlilik içinde, herkesten
habersiz ama çok yakindan takip ettiler. MTA'nin ve diger jeolojik ölçüm
kurumlarinin verilerini inceleyerek ve uzaydan bölgeyi izleyerek burayi
adeta abluka altina aldilar. Son gerilimi de böylece çok önceden haber
aldilar. Ancak ABD'nin bölge ile ilgili bu hareketliligi ne kadar gizli
olursa olsun bazi kaynaklara sizmasini engelleyemedi.
Kanadali
bir bilimadami her nasilsa bu gizli verilere ulasarak, bölgede bir
deprem olacagini ve bunun için bölgenin takip altina alindigini anladi.
Ve bunu kendi amaçlari dogrultusunda yaklasik 48 gün ve 240 km hata ile
yayinladi. Ancak ne bu bilimadamina, ne de yayinina daha sonra nedense
kimse dikkat etmedi. Izlenen bu enerji birikimi bir süre sonra depreme
neden olabilecek büyüklüge erisecek ve belkide Istanbul'u da tehdit
edecek hale gelebilirdi. Bu noktada, Amerikalilar acaba konuyu Türk
makamlarina haber vermislermiydi.? Ama o gece Gölcük'te askeri tesiste
ve Marmara denizinde bu Tesla makinesi kurulmus ve çalismaya hazir hale
getirilmisti bile. Türk makamlarina acaba bilgi verilmismiydi. Yoksa
Türk makamlarina Istanbul'da olabilecek bir depremin basincini azaltacak
bir askeri sistemi deneyeceklerini mi söylemislerdi.? Yoksa bunun rutin
bir askeri durum oldugunu mu düsünüyorlardi.?
Bu
sorularin cevaplari hala bir sir. Gölcük Donanma Komutanligi'nda
görevli asker, astsubay ve subaylar, Donanma karargahinda garip
birseyler oldugunu farketmislerdi. Bu konuyla ilgili bilgiler de nasil
olduysa yukarida ismini zikrettigimiz dergide yer almisti.
Peki Israil askerlerinin bu projedeki yeri neydi.? Israilli askerler ve üst düzey subaylar o gece Gölcük'te ne ariyorlardi.?Bu
devir teslim töreni her yil yapilan rutin bir ulusal törendi.
Uluslararasi bir kimligi yoktu. Ama Israil subaylari ve üst düzey
yetkilileri oradaydilar.! Bunun nedenini simdi çok daha iyi
kavrayabiliyoruz. Onlar oradaki Tesla makinesini kurmak ve çalistirmak
ve onun gizliligini korumak ve her ihtimale karsi bir seyler ters
giderse onu imha etmek için oradaydilar. Bizimkilerin ise bir seyden
haberi yoktu. Bize güvenende yoktu zaten. Is Israil'e ihale edilmisti.
Ancak o gün nedense hiç kimse Israillilere, bugüne kadar hiç
katilmadiklari bu devir teslim törenine neden katildiklarini sormadi. Ya
saskinliktan yada telastan, enkaz altinda kaç Israil askerinin öldügü,
kaçinin yaralandiginida soran olmadi. O felakette kaç Israil askerinin
öldügünü ne Genelkurmay yayinladi ne de Israil böyle bir bilgi açiklamak
nezaketinde bulundu. Herkese verdikleri imaj ise oraya bize yardim için
geldikleri seklindeydi. Hemen bir hastane kurdular. Yaralarimizi
sarmaya yardimci olmak için daha sonra o bölgede bir yerlesim merkezi
kuracaklarini açikladilar. Neden.? Esas amaçlari enkaz altindaki
askerlerini ve önemli askeri malzemeyi çikararak götürmekti. Gerisi
paravan operasyondu. Bizde "Bak su Israil'e, helal olsun, hemen
yardimimiza kostu." diyerek sevindik. Deprem neden gündüz bir saat'te
degilde çok ilginç bir sekilde gece tam 03:02'de oldu.? Sanki 03:00
saati depremin baslamasi için özel olarak seçilen bir saat gibi. Böyle
geç bir saatte olacaklari kimsenin görmesi olasi degil, gözlemci riski
ise en az düzeyde. Tipki bir askeri operasyonda oldugu gibi sanki
talimatlara saat tam 03:00 olarak giren baslangiç saatinde yesil isik
yakilmis ve Tesla cehennem makinesi yer altindaki siginakta ve deniz
altinda çalismaya baslamisti. En geç 1-2 dakika içinde de gücü en üst
düzeye ulasmis olacakti. Aynen de öyle oldu. Makine gürültüyle enerji
toplamaya baslamisti. Bu sirada, Avusturalya'da ve okyanus'ta bu tür
suni depremler öncesinde görülen elektrik bosalmasi, hava yarilmasindan
olusan isiklar ve patlamalar olustu atmosferde. Ve arkasindanda
makinenin bosalmasi ile birlikte yer yarildi ve olusturulan enerji
dogaya aktarildi.
Ancak hesapta doganin oyunu
yoktu. Olusan deprem hem beklenenden çok uzun süreli, hemde çok daha
güçlü çikti. Siddeti 7.4'e ulastiginda Amerika'da aletler 7.8'I
gösteriyordu. Ve büyük bir patlama ile hersey kontrolden çikti. Tesla
deprem makinesi, depremin enerji gerilimine dayanamayip parçalandi ve
ortaya çikan güç yeraltinda muazzam bir patlamaya neden oldu. Ve bu
yeralti labaratuvarlarinin tam üstündeki, herseyden habersiz uyuyan
yüzlerce askeri barindiran ve 8 siddetindeki depreme dahi dayanikli
olmasi gereken askeri tesisler un-ufak olarak dagildi. Hesaplarda hata
yapilmis, belkide fay hattinin tepkileri ve enerji dagilim degerleri
yanlis hesaplanmisti. Her ne olduysa oldu ve doganin beklenmeyen bu
tepkisi bütün çevreyi yerle bir etti. Bir önlem olarak tüm bölge ve
hatta bütün Istanbul 4 saat süreyle bir haberlesme ablukasi altina
alindi. Elektrikler kesildi ve telefonlar iptal edildi. Kimsenin
birbiriyle haberlesmesi istenmiyordu. Cumhurbaskani dahi sabahleyin
"benimde telefonlarim kesikti" seklinde garip bir açiklama yapacak ve
bizde buna bir anlam veremeyecektik. Demirel tam bir saskinlik
içindeydi.
Ne yapacaklarini bilemedikleri için ne
Cumhurbaskani, ne de Basbakan saatlerce birsey diyemedi, demeç
veremediler. "Üzgünüz" dahi diyemediler. Ancak sabah saat 09:00
sularinda televizyon ekranlarinin karsisina geçip halka üstün körü bir
açiklama yapabildiler. Durum vahimdi. Hatta belkide Clinton dahi o anda
konuya ilk kez vakif olan yardimcilarindan ve olaganüstü Milli Güvenlik
konseyinden görüs aliyor ve Türkiye'ye nasil yardim edilecegini
hesapliyordu. Hemen gerekli sihhi yardim ekipleri organize ediliyor ve
bölgedeki tüm Amerikan askeri birlik ve filolarina Türkiye'ye dogru
hareket emri veriliyordu. Amerika diyetini Türkiye'ye tam destek vererek
ödemeye çalisiyordu adeta. Bu arada devreye Avrupa ülkelerinin
liderleri de giriyor ve belkide onlardan da Türkiye için sözler
aliniyordu. Yunanistan bile harekete geçirilerek Türkiye'ye karsi olan
hasmane tutumuna son vermesi saglaniyordu. Tüm Bati baskentleri hareket
halindeydi, panik yoktu. Herşey kontrol ve koordinasyon altindaydi; bir
tek Türkiye disinda. Bizde ise sanki bir emrivaki felakete karsi nasil
tavir almalari gerektigine bir türlü karar verilemiyor; kararsizlik
içinde bocalayarak büyük bir gizlilik içerisinde ne oldugunu anlamaya
çalisiyorlardi. Sabah saat 03:05 ile 06:30 arasinda Bati'da bu
hareketlilik yasanirken bölgede de çok hizli ve çok gizli bir askeri
hareketlilik hakimdi. Ancak herkes kendi derdine düsmüs oldugundan bu
olaganüstü gizli operasyondan kimsenin haberi olmuyordu. Böylece bu isi
planliyanlar, gecenin karanligindan da yararlanip denizaltindan
parçalari yere vuran Tesla makinesinin kalintilarini toplayip, yeralti
ve yerüstündeki tüm delilleri de yok ediyorlar ve hatta belkide
insanlari canli canli gömerek tüm izleri yok etmeye çalisiyorlardi. Ve
bölgeye son hizla gelen Rus arastirma gemisi dahi sabah saat 06:30'da
bölgeye vardiginda, havanin aydinlanmasiyla birlikte etrafa delil
olabilecek tek bir cisim bile kalmamisti. Deniz altinda olusan radyasyon
anlasilmasin, dibe çöken kalintilar arastirilmasin ve patlama sonucu
meydana gelen denizalti krateri ve çukur ortaya çikarilmasin diye bu
bölge derhal askeri karantinaya alinarak dalisa yasak bölge ilan
ediliyordu.
Bütün bu temizlikler yapildiktan
sonra, Ecevit ve daha sonra da Demirel'in bölgeye gitmelerine izin
veriliyordu. Onlarin dahi ne bölgeye uçuslarina, ne de telefon irtibati
kurmalarina izin vardi. Sanki koskoca Istanbul ve kocaeli bölgesi
uzaydan gelen yaratiklar tarafindan abluka altina alinmiscasina tam bir
haberlesme karanligina sokulmustu. Tek bir telefon dahi çalismiyor,
elektrikler verilmiyordu. Ancak Ecevit ve Demirel, belki de olan biteni
içlerine sindiremediklerinden olsa gerek, evleri kendilerine mezar olan
binlerce insanimizin da acisiyla bir türlü rahat hareket edip halkla
bütünlesemiyorlardi. CNN haber spikerinin "depremin ardinda PKK mi var?"
sorusuna,
Ecevit ona "siz ne saçmaliyorsunuz, deprem ile PKK'nin ne alakasi var?"
bile diyemiyordu. Sadece spikerle gözgöze gelmemeye dikkat ederek
"sanmiyorum" gibi o günlerde bizi epeyce sasirtan bir ifade
kullaniyordu.
(İnsan bu durumda şunu düşünüyor ''acaba
haberleri varmıydı?'' Öyle ya Askeri bölgelerimizde kuş bile
uçurtmayanlar nasıl oluyorda İsrail ve Amerikan Askerlerini;
Uluslararası bir kimliği olmayan Devir Teslim Törenine çağırıyorlar ve
orada bu makinaların kuruluşunu görmüyorlar. Eğer haberleri varsa ki
umarım yoktur bu Projenin uygulanmasına izin verenler bu millete nasıl
hesap verecekler. Tarih yargılamayacak mı onları)
Peki
Amerika ne yapti sonra.? Hemen tüm imkanlarini Türkiye için seferber
etmedimi.? Clinton Amerikan halkindan Türkiye'ye yardim etmelerini
istemedimi? Kasim'da Türkiye'ye gelecegini ilan edip, Ecevit'in de bu
arada Amerika'ya kendini ziyarete gelecegini haber vermedimi.? Ecevit
belki de Amerika'ya bu felaketin ve binlerce sehidin diyetini konusmaya
gidecekti. Nitekim gittide. Ardindan Clinton Türkiye'ye gelerek deprem
bölgesini ziyaret etti. ABD'nin bu asiri ilgisi sadece müttefik
olmasiyla açiklanamazdi. Bu arada, acaba hükümet içinden sizan bazi
bilgiler, bazi bakanlarin yabancilara karsi saldirgan tavir
takinmalarina neden olmus olamazmı.? Ilk anda çok yadirgadigimiz Saglik
Bakani Osman Durmus'un "yabancilara tek hasta bile vermem ve onlardan
kan da almam" demesini şimdi yadirgayabiliyor musunuz.? ABD'nin saygin
gazetelerinden New York Post'un haberine bir de bu gözle bakin: "Türk
hükümeti, ABD'nin Deniz hastanelerini kullanmiyor.. Türkiye'deki
siddetli depremde 27.200'den fazla kisi yaralandi. Ancak yetkililer
tarafindan dün yapilan açiklamada, depremin meydana geldigi tarihten
itibaren geçen iki haftalik süre içinde ABD tarafindan gönderilen Deniz
Kuvvetleri'ne ait üç adet yüzer hastanede henüz tek bir hastanin bile
tedavi edilmedigi bildirildi. Türkiye'ye gönderilmis olan uluslararasi
yardimin çogunun kullanilmamasi Ankara'daki hükümetin elestrilmesine
neden oldu. Türkiye'de yayinlanan Radikal gazetesi dünkü sayisinda 750
ton yardim malzemesiyle yüklü bir Israil gemisinin üç gün süreyle
gümrükte tutuldugunu yazdi. ABD gemilerinin Izmit'e varisindan önce
Türkiye Saglik Bakani Osman Durmus'un bu gemilere ihtiyaç olmadigina
iliskin sözlerine genis bir sekilde yer verildi. Ancak ABD
Büyükelçiligi, aralarinda 600'den fazla yatak tasiyan Kearsarge adli
geminin de bulundugu üç adet yüzer hastaneyle ilgili olarak bir
uyusmazlik yasanmadigini bildirdi."
Ne
ölenlerimiz geri gelir, ne de anilarimiz. Ancak Izmit'te, Gölcük'te,
Yalova'da, Halidere'de, Avcilar'da, Bolu'da, Düzce'de ve daha nice
yerlesim merkezlerinde enkaz altinda yasamlarini yitiren binlerce Ahmet
Mehmet, Hatice, Ayse ve Ali'ye karsi bir vicdan borcumuzda mi
olmayacak.? Onlar geride gözleri yasli onbinlerce sevenlerini,
sicakliklarindan mahrum birakirken, sirf Kaliforniya'da Jony'ler,
Susan'lar ve Alice'ler yasasin diye yasamdan çalindiklarini dünya
bilmesin mi..?
Emekli Bir SubayHAARP (Kıyamet Teknolojisi) isimli kitaptan alıntıdır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://ikariam.fanforum.biz
 

17 AĞUSTOS DEPREMİNİN PERDE ARKASI(TAVSİYE)

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 

 Similar topics

-
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
İKARİAM FORUM :: İnternet Haber :: Gündem & Son Dakika-
Buraya geçin:  


Powered By PhpBB © 2009-2010
www.ikariam.forumm.biz
Günbatımı Theme By ●●мαнмυт●●
•Bu Sitedeki Tüm Görseller Orjinaldir. Yazılı, görsel, herhangi bir malzeme izinsiz kullanılamaz •

Bloglines l Bugünün En Aktif Konuları l Top 20 Aktif Üye Ligi l Bugünün En Aktif üyeleri l İletişim
Yetkinforum.com | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar